8 Ekim 2013 Salı

AŞK GİBİ

Aşka çok benzetme yapılmıştır bugüne kadar, birazdan benim yapacağım da bunlardan birisi olarak yazılacak tarihe, buyrun aşk;

Aşk, internetn sipariş ettiğiniz bir saate benzer;

Siparişi vermeden önce düşünürsünüz, boyutunu; üzerinizde, bileğinizde nasıl duracağını tahayyül etmeye çalışırsınız, bunun mümkünü olmadığını bile bile...
Aradan zaman geçer, gözünüz yollarda kalır, kargo gördükçe kapıda içiniz gider; sonunda gelir paketiniz.
Heyecanla açarsınız kutuyu, titreyerek belki, içinden çıkan saatin bileğinize ne kadar da yakışacağını hayal ederek, nafile olsa da !
Özenle iç içe geçirilmiş, adeta içindekine merak uyandırırcasına sarılmıştır paket..
Saat ortaya çıktığında ise ne hayaliniz kalmıştır, ne de onu bileğinize takma isteği!
Yine de takarsınız, olmaz ama; yakışmaz!! denemiş oldum deseniz de bu hiçbir işe yaramaz!!
Paketi, açtığınız gibi kapatırsınız. Telefona sarılıp şikayet etmeye gelmiştir sıra.
Telefonunuzu karşılayan sorumlu, sanki ürünle alakalı hiçbir sorumluluğu yokmuşcasına sizi suçlar, siparişinizi gönderdik, istediğiniz ürün size gelen ürünün aynısı!!!
Kulağınızda acı acı yankılanan bu ses, suratınıza da bir tokat gibi çarpar gerçekleri, doğru söylüyordur SORUMLU!!! istediğiniz ürün size gelen ürünün aynısıdır da siz onu gözünüzde büyütmüş, hayalinizde yaşatarak ululaştırmışsınızdır; işte bu yüzden o paketi açışınız sizin hayal kırıklığınız olmuştur.
Çaresizce alırsınız paketi, içiniz çöpe atmak istese de kapitalist ruhunuz para para diye size dürterek kargoya iadeye götürür.
İmzanızı atarsınız o soğuk kağıda ve teslim edersiniz saati, geri gönderilmek üzere henüz geldiği yere.
Saat gidecektir, ulaşacaktır geldiği yere, sizin açıp beğenmediğiniz o saat, günün birinde onu görüp beğenecek bir başka şahısa gönderilmek üzere; tozlu depo rafında tekrar yerini alacaktır.
Ve onunla mutlu olabilecek tek kişi, onun tüm özelliklerini daha sitede bakarken görmüş, onu öyle sevmiş ve hayalinde büyütmemiş şahıs olacaktır!!!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder