Bugün Salacak Sahilde dinlendirdim ruhumu, güneşe karşı, kız kulesine nazır, halihazırda durgundu, dinlenmişti yorgunluğum...
İstanbul öyle cümleler kuruyor ki bana suskun kalamıyorum ruhum affet! Sukunet hiç yakışmadı zaten bana, hep dilimdeydi hislerim, cümlelerim hep ucundaydı o tetiğin!
Bir fotoğrafçı bir kare yakalamaya çalışıyor önüme geçip, Topkapı'nın bana bakışını kesiyor ama kızmıyorum ona, o da hisli çünkü, o da gönül veriyor makinesine benim kağıdıma kalemime verdiğim gibi...
Derken Güneş fazla yakıcı olmaya başlıyor, saçlarımı biraz daha parlatıp, güneş gözlüğünün işlevini alt üst ederek kıstırmayı başarıyor Bal rengi gözlerimi...
Kalk artık! diyor, kendi denizine! Denizimi rahat bırak, kendi dalgalarına kucak aç!
Kalkıyorum o an , şu cümlem de bitseydi diyorum, gözüm arkamda Kız Kulesi'ne doğru yürüyorum yine...
bu blog başarılarının sadece 1. aşaması canım:) mercimekle teyzesinin yazılarını okumaktan büyük keyif alıyoruz :)
YanıtlaSilmercimeğin aramıza geldiği gün en güzel yazımı yazacağım ona...
YanıtlaSil